Beslenmenin Ruh Sağlığı Üzerine Etkisi

Beslenmenin Ruh Sağlığı Üzerine Etkisi

Günümüzde birçok kişi yemek seçimini, ağız tadına, vücut ölçülerine veya alışkanlıklarına göre yaparken ruh sağlını düşünmemektedir. Oysa yapılan araştırmalar beslenme ve ruh sağlığı arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Yenilen yiyecekler, psikolojik yapımızı etkileyebilmektedir. Yiyip içtiğimiz şeylerle düşüncelerimiz, hislerimiz ve davranışlarımız arasında bağlantı bulunmaktadır.

Bilimsel çalışmalar, sağlıklı beslenmenin ruh sağlığı için temel bir gereklilik olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü besin maddeleri mutluluktan, rahatlama ve motivasyondan sorumlu olan serotonin ve dopamin gibi nörotransmiterleri oluşturmak için hammadde sağlamaktadır. Beynin sağlığını korumak için karşılamamız gereken temel beslenme gereksinimleri var. Bu besin maddeleri, mevcut beyin hücrelerini korumak, onarmak ve yenilerini oluşturmak için gereklidir. Acıktığımızda gelen sinyal sonrası karnımız doyduğunda  beyne  mesaj gider ve fizyolojik durumumuz ile birlikte ruhsal durumumuz da değişir. Yediğimiz ve içtiğimiz birçok besin bizi fiziksel olduğu kadar ruhsal olarak da olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir. Bazı kişiler acıkınca sinirli olurken, yemek yedikten hemen sonra sakinleşirler. Bazı insanlar ise stresliyken bir şeyler yeme ihtiyacında olur, bazıları üzgünken abur cubur yer, bazı kişiler et yemeden doyduğunu hissetmez, bazıları yorgun bir günün ardını kahve içerek değerlendirip mutlu olur. Birçok kişi de ruhsal sıkıntılarını yiyecekler ile yatıştırma eğilimi taşımaktadır. Oysa doğru beslenmeme ruhsal sıkıntıları yatıştırmayıp sıkıntıların etkisini artırmaktadır.   Kanada’da yaklaşık 300 kişilik bir ekip ile yapılan bir araştırmada sebze ve meyve tüketiminin arttırılmasının depresyon ve anksiyete (kaygı) riskini düşürdüğü bulgusuna ulaşılmıştır. Hatta, beslenmenin etkisinin yaş, cinsiyet, gelir, eğitim, fiziksel aktivite, kronik hastalık ve sigara kullanımı gibi etmenlerden daha etkin olduğu ortaya çıkmıştır. Yine bu araştırma göstermektedir ki, kronik stres, kaygı bozuklukları, majör depresif bozukluklar, otizm spektrum bozuklukları, bipolar bozukluk ve hatta şizofreni gibi hastalıklar da beslenme biçimimizden etkilenmektedir.

Doğru beslenme ile psikolojik yapı iyileştirilebilir. Peki doğru beslenmede hangi besin ögeleri bulunmalıdır?
    
1-Proteinler Beynimizi Çalıştırır
Proteinler sindirim sırasında aminoasitlere parçalanırlar. Bu aminoasitlerle oluşan nörotransmiterler bizim uyanık kalmamıza ve enerjimizi artırıp tamamen kullanmamızı sağlar. Proteini yüksek gıdaların başında balık, et yumurta ve kümes hayvanları gelmektedir. Yeterli oranda aminoasit alınmaması depresyona, konsantrasyon kaybına, hormon dengesizliklerine ve uyku bozukluklarına yol açabilir.

2-Karbonhidrat Huzur Verir
Karbonhidratlar kan akışını hızlandıran etkiye sahiptir. Sakin kalmamıza  yardımcı olurlar. Araştırmalar iki hafta süresince diyete maruz kalarak karbonhidrat alımı azalan insanlarda diyet sonrası depresyona girme tehlikelerinin arttığını ortaya çıkartmıştır. Karbonhidrat içeren yiyecekler arasında ekmek, krakerler, makarna, pirinç, meyve ve tahıllar bulunmaktadır. Fakat karbonhidratların da "iyi" olanları, beyazlaştırılmamış olanlarıdır. Hem posa açısından zengindir hem de kan şekerini düşürüp, halsizlik ve yorgunluk hissedilmesine neden olmazlar.

3-Folik Asit Depresyonu Önler
Folik asitin azlığının depresyona neden olduğu klinik araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur. Çünkü folik asit azlığı beyinde serotoninin azalmasına neden olur. Depresyonlu hastaların diğer insanlara oranla daha az folik asit miktarına sahip oldukları yapılan geniş kapsamlı araştırmalarda ispatlanmıştır.

4- Triptofan Mutluluk Verir
Triptofan, mutluluk hormonu olan serotonini arttırır. Triptofan ihtiyacını karşılamak için yumurta, ceviz, yulaf ve peynir yenilmelidir. Mutluluk hormonu arttıkça iştah azalır. Ayrıca uyku bozukluklarında ve depresyonda vücuttaki triptofan düzeyi düşmektedir.

Her yemeğin kendine ait besin değeri vardır bu yüzden her besin birbirinden farklıdır. Ne yemeyi seçerseniz bedeniniz kadar ruhunuz da onunla beslenmiş olur. Fiziksel sağlık ve ruhsal sağlık bir bütünün ayrılmaz parçasıdır. Bu yüzden fizyolojimiz ne kadar sağlıklı ise ruhsal açıdan da o kadar sağlıklı oluruz.